Ariflerin işaret ettiği gibi; (dünyanın akıbeti) “sonun sonundayız” bu kesin! Baş aşağı çevrilmiş, kapağı açık şişenin suyu, son sürat boşalıyor!
Elbette bu “kaçınılmaz sonun” evreleri; bizi, çevremizi, sosyal hayatımızı etkiliyor. Kendinden başka canlının yaşamasını önemsemeyen kötü insanlar/ toplumlar, ahlaksızlıklar, namussuzluklar… Bir de, Allah’ın dünyaya lütfu iyi insanlar…
Sosyal yaşantımızın objelerinden biri de, Ankaragücü!
6 aya yakın görev yapan 2. Kurucu Yönetim Kurulunun aldığı karar neticesi, kongre için değerli dostlarım (Üsküdarlı) Ümit Albayrak ve İbrahim Kurdal ile Perşembe sabahı, İstanbul’dan yola çıktık. (paragrafın girişinde neden kurucu yönetim dedim, ilerleyen kısımlarda izah edeceğim)
Keyifli bir yolculuktan sonra, Kongre Salonuna vardık ve delege kartlarımızı alarak salona girdik.
İçeri girmeden, gerek kapı önünde gördüğüm izdiham! Gerekse salondaki kalabalık beni şaşırtmadı desem yalan olur!
Siz bu yoğun ilgiye, ister yeni delegelerin ilk oy kullanma heyecanı deyin! İster Kulübün zor durumuna verin ama bu yoğunluk benim için harika bir sürprizdi.
Bizi kapıda karşılayan güleç yüzlü görevliler dâhil, boynunda delege kartları olan kişilerin tavır ve aralarındaki konuşmalara baktığımda, sosyolog değilim ama camia profilinde, yukarı doğru bir hareketlenme olduğunu söyleyebilirim! Buna da, bilinçli bir camianın oluşmaya başladığının ayak sesleri diyebilirim!
Başkan adayları ile tanıştık. Muhammed Başkan ve Serkan Başkan bizimle ayakta muhabbet ettiler. Her ikisi de cana yakın ve muhabbet ehli insanlar oldukları çok belli.
Kongre gereği yapılan konuşmalardan sonra, Gazi Ercüment Başkan, etkili bir konuşma yaptı. Salondakiler, bu etkili konuşmaya coşku ile karşılık verdiler.
Gazi Ercüment Başkan, çok önemli şeyler söyledi ama beni en çok etkileyen ve bu yazımızın temelini de oluşturan o cümle çok önemliydi; “Biz hedeflediğimiz bazı şeyleri gerçekleştiremedik, zaten kongre kararı alma nedenimizde buydu! Ama biz sağlam bir temel attık, üstüne güzel bir bina yapmak da, yeni yönetimin görevi…”
Uzun zamandır belki de, müstafi bir Başkan ve Yönetim kurulu alkış ve tezahüratlarla uğurlandı! Allah hepsinden razı olsun.
Tekrar tekrar yazmama gerek yok! Merak edenler “Özeleştiriye Düşmandan Başlanmaz” ve “Ankaragücü sadece Ankara’nın değildir” yazımı okuyabilirler! Camiamızın genel durumunu açık açık yazdım. Dileyenler “önceki yazılar” kısmından okuyabilirler.
Özetle söylemem gerekirse, “bu camianın bu duruma düşmesinin en önemli faktörü ne Yönetimler, ne futbolculardır! Bu durumun baş mimarı tribünlerdir.” Şayet gereği gibi ıslah edilmezse; içinde şerefli kahramanlık hikâyeleri barındıran, bu koskoca İmalat-ı Harbiye Kulübünün yok olması kaçınılmazdır.
Daha önce de, benzer şekilde alt liglere düştük. Ancak, temizlenmek için önemli bu fırsatı değerlendiremedik! O zamanki Başkanımız Mehmet Yiğener’e gerekli desteği (camia olarak) veremedik! O da, o zamanın şartlarıyla elinden gelen tüm gayreti gösterdi, Süper denilen Lige çıktık ama onun (Mehmet Başkanın) gidişiyle, daha öncesinden kanser gibi saran bu ur, yeniden ortaya çıktı ve daha beter bir vaziyette alt liglere tekrar düştük!
Malum Kongrede, o zor şartlarda, “yok oldu, bitti” denilen kulübe; yine Mehmet Başkanın destekleriyle Gazi Ercüment Başkan ve biri diğerinden kıymetli Yönetim Kurulu sahip çıktılar ve yönetime geldiler.
Peki, “kurucu” diye nitelememe neden olacak neler yaptılar;
Bedava bilet ve deplasman otobüsü olayına son verdiler ki, bu önemli bir başlangıçtı. Zaten aklı başında olan tribüncülerde bu hareketi desteklediler, kulübün yanında yer aldılar. Bunu geçim kaynağı haline getiren azınlık bir kesim de; kendilerine camiadan destek bulamayınca geri adım atmak zorunda kaldılar!
Hepinizin malumu Ankara, Başkent olması hasebiyle, bir protokol şehridir. Her maçta “misafir” adı altında, protokol tribününde, ya da localardan bilet talepleri oldukça fazladır.
Talep sahipleri genelde, üst düzey Kamu Yöneticileri, Spor Adamları olunca çok zorlukla idare edilen bir konudur! Doğru ve tavizsiz prensipler geliştiremezseniz, zor durumda kalabilirsiniz. Hatta bu “misafirler” içinde rakip takım seyircileri olunca, camia içinde kargaşalara neden olduğuna da şahit olmuşuzdur.
İşte bu organizasyonun başına getirilen Başkan Yardımcısı (isminin yazılmasından pek hoşlanmadığı için yazmıyorum) kısa bir sürede, Ercüment Başkanın da sınırsız desteği ile oradaki sorunları çözdü ve kargaşalar son buldu.
Bu arada, tüm ülkede tek olan bir şeyin de, altını çizmeden geçmeyelim! Ülkenin bekası, milletimizin can güvenliği uğruna, canlarını feda eden Şehitlerimizin yakınları ve kanını akıtan Gazilerimiz için tahsis edilmiş loca da, bu aklın eseridir.
Ayrıca, 3800 civarında olan delegeler tek tek incelendi, uzun zamandır üyelik aidatını yatırmayan 1.000 civarı delegenin (onun yakınıymış, bunun arkadaşıymış demeden) üyeliğine son verildi.
Bu arada, bu kulüpte Başkanlık yapmış, Yönetim Kurullarında yer almış bazı kişilerin aidat borçlarının olduğunu da, bu arada belirtmiş olayım! Utanmaları varsa, ekonomik zorluklar yaşanılan bu zamanda, ya borçlarını ödesinler, ya da istifa etsinler, ayıptır!
Gelelim en önemli konuya! Aslında daha önceki yönetimlerde de yer alan ve kendine “misyon” olarak üstlendiği, “okul ziyaretleri” ile “aile tribünü” projesine can veren, elini değil, vücudunu koyan değerli kardeşimiz İsmet Beltan’a..
Yazılarımızın birçoğunda bahsettiğimiz, “kötü camia” imajının tek çözümü! Belki de, geleceğimizi kurtaracak ve bu konuda ümitlenmemiz için yegâne proje olan konuda; “Adıgüzel” Yaman Başkanımızın da, kaygısız kalacağını sanmıyorum! Kendisine, bazı çevrelerin “az konuştuğu” eleştirisine karşılık, “az laf çok iş” prensibi sahibi olduğu düşüncesindeyim!
Değerli ‘Adıgüzel’ Başkanım; 5 aydır kulüp, “bazı” konularda rahattı! Bunda hemfikiriz sanıyorum. “Bundan sonra ve bundan böyle rahat olmamızın” bu, yukarıda bahsettiğimiz proje ile direkt ilgisi vardır.
Şöyle düşünelim;
İktisat teorisidir; kötü para iyi parayı kovar. Biz bu teorinin tersinden yola çıkarak, bu proje ile tüm kötü imajları silecek ve gelecek nesillere temiz bir camia bırakacağız.
Tribünlerimde artık “eli kirli, yağlı” da olsa, “gönlü temiz” insanlar görmek istiyoruz! Maçta, maç sonrasında metrolarda, sokaklarda vandallık yapan kişiler görmek istemiyoruz!
İşte bu durumu da, bu imajı da yıkacak tek yöntem, tek yol budur! Bu proje ile Ankara halkına bu takımı sevdireceğiz, sahip çıkmasını sağlayacağız! Tüm ülke spor camiasının saygısını bu şekilde kazanacağız!
Bu nedenle, dünkü maçta, “son defa” bu organizasyonu yaptığını söyleyen Sayın İsmet Beltan’ı ikna etmek suretiyle, yeniden bu projeye devamını sağlayınız.
Şunu tekrar üstüne basarak söyleyeyim; Bu Proje Ankaragücü camiasının geleceğinin inşasıdır! Var olma mücadelesidir.
Kulübün en önemli sorunu mali gibi gözükse de, bu sorunun esas kaynağı idaridir! İdari yönetimde başarılı olamazsanız, tekrar aynı yere geri dönmemiz kaçınılmazdır!
Yeni yönetimin en önemli şansı, Mehmet Yiğiner gibi tecrübe abidesi Onursal Başkana sahip olmasıdır. Bu imkânı sonuna kadar kullanacaklarına eminim. Mehmet Başkanın da, bu görevden geri durmayacağını iyi biliyorum.
Biz Zanka Ailesi olarak, yapacağınız her olumlu işte ve adımda, bazı; dün başka, bu gün başka, rüzgâra göre şekil alan “işportacılar” gibi değil! Aklımızla, kalemimizle yanınızda olacağımızı bilmenizi isteriz.
***
Kongre sonrası, yeni Yönetimde yer alan Ümit Albayrak Başkanım ve İbrahim Kurdal Başkanımla, İstanbul’a istemeyerek olsa da, Cuma günü dönmek zorunda kaldık! Her ne kadar Çiftlikte, Güner kardeşimizin (Çiftlik Kokoreç) nefis köfte ve kokoreçini yiyerek dönsek de, Cumartesi günü oynanan futbol resitalini canlı izleyemedik!
Televizyondan da olsa, o muhteşem galibiyeti izledik. Oynan oyun ve sonuç benim için şaşırtıcı olmadı! Çünkü geçen haftalarda oynanan oyun ve mücadele, bu günün habercisiydi!
Diğer maçlardan farkı şu oldu; genç oyuncular, tecrübeli oyunculara alıştı ve ayak uydurdu. Yusuf Emre’nin muhteşem ortasına, Miraç’ın arka direkteki gol vuruşu. Yine, Yusuf Emre’nin araya bıraktığı topta, Enesin bulduğu gol. İsmail’in kestiği topla Mervanın bulduğu gol..
Bu oyun, Mahmut, Osman, İsmail, Yusuf Emre, Halil İbrahim, Mesut, Diego hatta Özgür ve Setaç’ın katkısıyla daha yukarı çıkacaktır! Çünkü gördüğüm kadarıyla Recep Karatepe hocamız, sürekli kendini yenileyen ve olumsuzlukları iyi analiz edip, sorunun çözümü konusunda çalışmalar yapan bir hoca. Beyoğlu maçından sonra yazdığımız sorunlara anında müdahale ettiğini gördük. O nedenle gelecek haftalar konusunda çok ümitliyim.
***
Değerli dostlar, ümidinizi asla kaybetmeyin, kötülerin sizi yıldırmasına izin vermeyin!
Aynı, Hz. Yunusun (k.s.) dediği gibi; “Her Dem Yeniden Doğarız Bizden Kim Usanası”
Vesselam

Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar, derler. Yonetim yazdıklarınızı dikkate alır inşallah.